BİR RÜYANIN SORGUSUNDA HAKİKAT

“Sessizliği vurun. Bana gerçeğimi verin”

Berkay Ateş'in kaleme aldığı ve oynadığı, rejisini Yiğit Sertdemir'in üstlendiği Tiyatro D22’nin 2024 Ocak ayında sahnelenmeye başlayan yeni oyunu ‘Uykusuz Bir Rüya, Salim’ ile ilgili izleyici izlenimine bu cümleyle başlamak isterim. Faili ‘belli’ meçhul vakalara öyle uygun düşüyor ki. Oyun bittiğinde zihnimde yankılanmayı sürdüren bu cümle oldu.

‘Uykusuz Bir Rüya, Salim’ kendi gerçekliği içinde yaşayan samimi bir genç adamın, tanık olduklarına veremediği tepkilerle deliliğe uzanan hikayesini anlatıyor. Bir yanıyla hakikat sorgusu, beraberinde gelen çaresizlik ve çöküşün hikayesi. İnsanlıktan çıkmış hakikati, şefkat uyandıran insaniyetiyle Salim’in kabullenemeyişine, müdahale edemeyişine verdiği bir insani tepki olarak çöküşü.

Oyunun birbiri içinde katman katman ilerleyen, farklı sembollerle, çağrışımlarla birbirine bağlanan çok karakterli, çok mekanlı bir hikaye kurgusu var. Biraz bu katmanlara değinmek istiyorum, zira bu anlatı şekli seyri hem lezzetli hem de zorlu kılmış bence. Salim’in hikayesi Adana’dan İstanbul’a uzanıyor. Adana’da ilk çocuklarını trajik şekilde kaybetmiş yoksul bir ailenin oğlu Salim. Bu kayıp nedeniyle daha çocukluğundan sırtına yüklenen, yaşıyor olmanın suçluluk duygusuyla büyümüş. Hikayesi, ekmek parası kazanması için İstanbul’a yollanmasıyla bambaşka bir evreye geçiyor. İstanbul’daki adresi, yozlaşmış ilişkilerle yolunu bulmuş amcası Halim’in kebapçı dükkanı. Dükkan, Aksaray’da emniyet müdürlüğünün kapı komşusu. İki bina, iki mekan, iki gerçeklik girift halde, birbirinin içinde. Tüm kırılganlığı, iyi niyeti ve sesi kısık isyanıyla Salim, işte bu iki mekanın paydaşlığında, aradaki çöken duvarın altında uykusuz bir rüyada salınıyor. Ve izleyiciye soruyor: “Keşke mi daha zordur, kader mi?

Birçok ayrıksı mekan ve karakterle kurulmuş bu yoğun metin, tek kişilik performansla sahneye taşınıyor. Salim’in hayatından kesitleri izlerken, bireysel bir yaşamdan sahnelerin ötesinde toplumsal ve politik gerçekliğe derinlikli bir bakış görüyoruz. Bu derinliği hissettiren en esaslı öğe, tüm anlatıya içkinleşmiş hakikat sorgusu bence. Oyunun ismine hayli çekildiğimi belirtmeliyim. ‘Uykusuz bir rüya’ bir tür analojiyle Salim’in yaşadığı gerçekliği algılama çabasındaki hakikat sorgusunu çok yerinde niteliyor bence.

Buraya altı çizgili, büyük puntolu bir vurguyla oyunculuğa övgüyü eklemeliyim. Bu çoklu anlar, karakterler, mekanlar zamanda atlamalar, duygu geçişleri, kırılmalar, dağılmalarla adeta birbirinin içinden çıkarak hikaye ilerlerken Berkay Ateş bir saniye dahi duraklamadan, düşmeden, hayranlık uyandırıcı bir eforla sahneyi dolduruyor. Bu güçlü oyunculuk, böylesi yoğun ve katmanlı hikayenin sahnede hayat bulabilmesi için sanıyorum kaçınılmaz bir gereklilik. Oyunun aynı zamanda yazarı olan Berkay Ateş de bu gerekliliğin hakkını veriyor. Mart ayında verilen, XXIV. Direklerarası Seyircileri, Direklerarası Tek Kişilik Performans (Erkek) Ödülü çok doğru bir adrese ulaşmış. Eminim bu oyunculuğa dahası da gelecektir.

Öte yandan oyunun odaklı bir seyir gerektirdiğini belirtmeliyim. Kendi adıma, oyundan önce metni okuyarak gelmiş olmayı dilerdim. Ayrıca oyunu sahneleme çalışmalarının yapıldığı sahnede izlemeyi de çok isterdim. Çünkü bu yoğun hikayeyi özümseyebilmek için rejideki her bir öğenin çok yerli yerinde olmasına ihtiyaç var sanıyorum. Boş bir oda ambiyansında, tek bir sandalye eşliğinde kurulan sahnede, oyuncunun yüksek performansına eşlikçi ışık ve ses-müzik, oyuna kalabalıkları dahil ediyor. En başlıca öğe gölgeler.

Yer yer hikayenin akışında havada asılı kaldığımı, geçişleri daha iyi yakalayabilmeyi dilediğimi itiraf etmeliyim. Zira oyun sırasında yaşadığım bu ufak kopukluklar, ‘bazı detayları kaçırdım galiba’ endişesi yarattı. Oysa başta da belirttiğim gibi, oyundan aklımda yankılanan cümleler, mimikler, sahnelerle ayrıldım; bütünlüğü kaçırmadan hikayenin takipçiliğinin hakkını daha iyi verebilmek isterdim. Bu izleyici izleniminde müstakbel izleyicilere naçizane tavsiyem; oyunu dinç bir kafayla izleyiniz. Evet, bazı takıntılı izleyiciler vardır. :)

Daha nice oyunlarda Berkay Ateş’in kalemine, nefesine, oyununa ortak olalım, hayranlığımızı sunalım dilerim. Merakla takipteyim…

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR